21 Ekim 2013 Pazartesi

Dönemin Gözdeleri: 3 Boyutlu Yazıcılar

Dijital üretim: 3D yazıcılar hakkında bir çok söylenti dolanıyor. Ama asıl olan şu ki, bu yazıcılar hızla üretime entegre hale geliyorlar.
RedEye; Minnesota merkezli bir şirket. Şirkette 100 adet 3 boyutlu yazıcı ile yapılanlara küçük bir pencereden bile baksanız, gelecekteki büyük çerçevenin içini dolduracak mucizeyi görebilirsiniz. Burada inovatif bir yapım sürecinin imalatın ortasına nasıl oturduğunu görüyoruz.
3 boyutlu yazıcılar kesme, delme gibi ek üretim işlemleri olmadan tabaka halindeki bir maddeden yepyeni bir metaryal inşa ediyor. Bunu yaparken bir çok yöntem kullanabiliyor ve  hatta küçük bir yazılım değişikliği ile yazıcı bu yöntemlere uyum sağlayabiliyor. Işte bu uyum kabiliyeti; tek seferlik ürün, prototip, maket gibi malzemelerin yapımında 3D yazıcıları popüler kılıyor.
3D yazıcılara şüpheyle yaklaşanlar da yok değil. Çin’de Apple başta olmak üzere birçok elektronik eşya parçasının üretimini yapan Foxconn’un patronu Terry Gou da konuya şüpheyle yaklaşıyor. Gou, 3D baskıyı gerçek üretimde herhangi ticari değeri olmayan bir hile olarak nitelendiriyor.

Gou haklı olabilir mi?

Burada yan (ek) üretimin ana imalatın yerine geçmesi gibi bir anlam olmadığını belirtmek gerekir. Teknoloji hızla gelişiyor da olsa bitmiş yazıcı ürünlerinin dayanıklılığı üreticinin isteğinden geride kalabilir. Ayrıca 3D yazıcılar seri üretim hatları kadar hızlı ve düşük maliyetli parça üretmiyor olabilir. Bununla birlikte, 3D yazıcıların Airbus, Boeing, GE, Ford ve Siemens gibi dünyanın büyük üreticileri tarafından kullanılmalarını sağlayan özellikleri de var.
3 boyutlu yazıcı ve servisleri küçük ama hızla büyüyen bir pazar. Wohlers Associates’e göre 2011’den bu yana %29 büyüyerek 2,2 milyar $ değere ulaştı. Üreticiler bu yeni teknolojiyi daha yakından tanıdıkça prototiplerden ana ürünlere doğru kayma da başladı. Wohlers, geçtiğimiz yılın hazır ürün pazarının %25’ten fazlasını 3D baskılarının oluşturduğunu düşünüyor.
3 boyutlu yazılar gün geçtikçe daha iyi ürünler ortaya koyuyor. Havacılık ve uzay sanayi, küçük çapta da olsa, 3D baskılara kucak açtı. Belçika ve Fransa’da 3D yazıcılar insanların evlerine girmeye başladı. Tüm bu gelişmeler hayatımızda 3 boyutlu yazıcılara yer açmanın zamanının geldiğini söylüyor.


Dünyanın en ince klavyesi üretildi

Dünyanın en ince klavyesi üretildi
6 Eylül 2013|
703 kez okundu
Bir İngiliz araştırma firması yarım milimetre kalınlığa sahip dünyanın en ince klavyesini yaptıklarını duyurdu. Ürünün prototipi Belin'deki IFA tüketici elektroniği fuarında gösterildi.
Beats kablosuz kulaklıklar ve Nike+ ürünlerinin arkasındaki teknolojiyi üreten CSR isimli firma şimdi de ince, esnek ve dokunmatik klavyeyi üretti.
Cihaz akıllı telefonunuza veya tabletinize Bluetooth'un düşük güç tüketen bir versiyonu ile bağlanıyor. Bu özellikle ultra ince tasarımlara sahip ve büyük bataryalar kullanmayı gerektirmeyecek en yeni nesil cihazlar için üretildi.
Microsoft'un 3,25 milimetre kalınlığındaki ultrahafif Touch Cover'ı ile kıyaslandığında bu yeni klavye 6,5 kez daha ince.
Kullanım performansı olarak da normal klavyelerin sahip olduğu özelliklere sahip olan klavye sayesinde daha ince cihazların üretilebilmesi olanaklı hale geldi.
Firmanın düşük-güç bölümünden sorumlu yönetici Paul Williamson bunun çalışan bir prototip olduğunu ve bu sene içerisinde satın alınabilir hale geleceğini söylüyor.
Kaynak: mashable.com

PC kasaları neden küçülmüyor?

Teknoloji geliştikçe elektronik cihazların donanımları daha az yere ihtiyaç duyar. Böylece cihazlar küçülür, daha kullanışlı hale gelirler. Aynı durum tabi ki bigisayar donanımları için de geçerli.
İlk yapılan bilgisayarlar bir oda dolusu buzdolabı büyüklüğündeki cihazlardan oluşurken, günümüzde cebimize sığdıracağımız telefon boyutlarına kadar küçüldü. Apollo 11 ekibini Ay'a götüren mekikte kullanılan 32 kg'lık bilgisayardan çok daha güçlüsünü bugün 100 gramlık bir cep telefonuyla birlikte cebimizde taşıyabiliyoruz.
Teknolojinin gereği olarak elektronik donanımlar istikrarlı şekilde küçülürken, bilgisayar kasaları bir türlü küçülmüyor hatta tersine büyümeye devam ediyor. 90'lı yılların "yatık kasa" (slim) olarak tabir edilen bilgisayar kasaları, monitörlerin altında yer alırdı ve günümüz kasalarının yarı boyutundaydı. Peki teknoloji geliştiği halde bilgisayar kasaları neden küçülmüyor?
Sorunun cevabını bulmak için bilgisayar kasasında neyin küçülmediğine bakabiliriz. İşlemci ve ekran kartının kasa içerisinde kapladığı alanın yıllar içinde küçülmediğini görüyoruz.
Aslında bakılırsa işlemcilerin boyutlarında herhangi bir değişiklik olmadı. Ancak onu soğutmak için gereken  fanlar sürekli büyüdü. Oysa ki ilk kişisel bilgisayarlarda herhangi bir soğutucu ekipman bile yer almıyordu.
Ekran kartları da başlangıçta soğutucu gerektirmeyen ve makul boyutlara sahip donanımlardı. Ancak onlar da zaman içerisinde yükseklik ve derinlik ebatlarında bir hayli büyüdüler.
Aşağıda yer ve farklı dönemlerdeki yüksek performanslı ekran kartlarının gelişimini gösteren fotoğraflar, donanımsal büyümeyi açıkca ortaya koyuyor. Ebatlar ve soğutucu fanlar sürekli büyümüş ve fanların sayısı artmış.
Üç farklı nesil ekran kartı: GeForce 2 Ultra, 7950GT, GTX680
Hem işlemci hem de ekran kartlarındaki bu sonradan ortaya çıkan soğutucu kaynaklı büyümenin sebebi ise yüksek performanslı donanımları piyasaya hızlıca sürme yarışının getirdiği sonuç. İşlemci tabanlı bu donanımlarda daha fazla performans, daha fazla ısı meydana getiriyor. Peki neden eskiden olduğu gibi daha makul boyutlarda ve hatta soğutma gerektirmeyen donanımlar üretilmiyor?
Kişisel bilgisayar teknolojisi ve pazarı geliştikçe yeni üreticiler ortaya çıktı. Daha fazla üretici, sürekli büyümekte olan pazardan daha fazla pay almak için rekabeti artırdılar ve bu da performans mı mühendislik mi ikileminde performansın galip gemesini sağladı. Olan da biz tüketicilere oldu tabi ki.
Donanımların gelişmesine paralel olarak oyun sektörü de inanılmaz şekilde gelişti. En fazla bilgisayar performansına ihtiyaç duyan uygulamaların başında oyunlar geliyor. Gün geçtikçe daha gerçekçi hale gelen oyunları yeterli performansta oynatabilecek donanımlara sahip olmak da bitmeyen bir yarış haline geldi.
Artan rekabetle birlikte bilgisayar donanımlarının piyasaya sürülme periyotlarında kısaldı. Ar-ge ile zaman kaybetmek istemeyen üreticiler de soğutma problemlerini çözmek yerine performansa odaklandıklarından dolayı ekran kartları sürekli büyüdü.
İşlemci fanları ve büyük ekran kartlarının rahatlıkla sığması, ancak büyük bilgisayar kasaları ile mümkün oluyor. Bu yüzden de bilgisayar kasaları küçülmüyor. Bu durumu ancak kullanıcıların daha fazla performans yerine daha fazla ergonomi talep etmeleri değiştirebilir.
Yatık kasa (solda), tower kasa (ortada), mini pc (sağda)
Yukarıdaki fotoğrafta yatık kasa, günümüzdeki tower kasa ve mini pc kasasını görüyoruz. Ergonomi herkes için talep görmese de ihtiyaç duyan bir kesim var ve bazı üreticiler de onlar için bu tür küçük kasalı ergonomik bilgisayarlar üretebiliyor. Bu tür küçük kasalı bilgisayarlar, dizüstü bilgisayarlarda olduğu gibi masaüstü bilgisayarların performansına yetişemiyor. Ancak yeterli ar-ge zamanı harcanırsa en performanslı bilgisayarları bile küçük boyutlara indirgemek mümkün olacaktır.

Kötü anıları uykunuzdayken hafızanızdan silin

İnsanları uykularındayken korkularına maruz bırakmak, korkularını aşmalarına sağladı.
Vücut uyku halindeyken, beyin, o gün yapılan faaliyetleri işler ve o faaliyetler, daha sonra anımsanır. Ambien (bir tür uyku ilacı) etkisi altındayken, uykunun kötü anıları akla getirdiği görülmüştür. Ancak yeni bir araştırma, uykunun verdiği şeyi, yine uykunun geri alabileceğini de gösteriyor. Korku dolu anılar, korku uyarıcılara maruz bırakılarak uyku sırasında yok edilebiliyor.
Nortwestern Üniversitesi tıp okulundaki birtakım nörobilimcinin yaptığı bir araştırma, bir kokudan dolayı ortaya çıkan korkunç anıların, katılımcıların uyku süresince o kokuya maruz bırakılması ile azaltılabileceğini gösterdi.  Araştırmacılar, insanlara hafif elektrik şokları vererek, ter ve fMRI (fonksiyonel Manyetik Rezonans Görüntüleme) taramaları ile, insanlarda korku oluşmasını sağladı. İnsanlar şoktayken, iki farklı yüz gördüler ve her biri için belli bir koku algıladılar.
Katılımcılar uyurken, yavaş dalga uykusu sırasında, daha önce elektrik şokunun etkisiyle ilişkilendirmeyi öğrendikleri kokulardan birini algıladılar. Uyandıklarında, uyudukları sırada o koku ile ilişkilendirilmiş yüzü gördüklerinde daha az tepki verdiler.
Koku ve korku yok edimi üzerine çalışan nöroloji doktoru öncü yazar Katherina Hauner, bir açıklamasında, “Korku üzerinde küçük ama önemli bir azalma oldu,” dedi. “Eğer bu, daha önceden var olan korku üzerine de uygulanabilse, fobiler, uyku sırasında kolaylıkla yenilebilir.”
Bu, kötü anıları silmekte dünyadaki ilk girişim değil. Geçtiğimiz sonbahar, Stanford’ta yapılan bir araştırmada, uyuyan farelerde kimyasal olarak, korkunç anılar başarı ile silindi. Geçtiğimiz hafta, MIT ve Cambridge Whitehead Biyomedikal Araştırma Enstitüsü, anıların yok edilmesinde önemli Tet1 adlı geni saptadılar ve geni geliştirerek PTSD (Travma Sonrası Stres Bozukluğu) hastalarına kötü anılarını rahatlıkla unutmalarını sağlayacaklarını öne sürdüler.
Nortwestern araştırmacıları, araştırma küçük çaplı olsa da (15 kişi içeriyordu) duygusal anıların, uyku sırasında başarılı şekilde yönetildiğini söyledi.